Tanımlar
Burası Mahşer!
Tanıdığım herkesle karşılaşıyorum. Bir tek eşimle, Zübeyde’yle karşılaşmadım. Nerede o acaba? Ne yapıyor? ‘Karşılaşsam fena olmayacak’ diyeceğim ama… neyse. Benim yüzünden bu mahşer meydanında değil yüzlerce kişiye, milyarlarca kişiye rezil oluruz valla. Eşim çok kanaatkâr biriydi, çok konuşmazdı hep susardı, ağzı var dili yok! bazen bağırırdım, çağırırdım çıt yok! İyilikleri saymakla bitmez! Ne güzel hatıralar yaşadık onunla. Şöyle birden karşıma çıksa! Ne çok sevinir bir bilseniz. Onu bulmak, bu kalabalıkta zor, ama aramaya değer! Az günlerimiz geçmedi beraber. Konuşacağımız çok şeyler var. Annem, babam da arıyormuş beni, bu izdihamda kim kimi bulacak Allahım!
Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem;
– Ani ölümden Allah’a sığınırım, buyurmamış mıydı?
Allah Resulü ani ölümlerden Allah sığınıyor. Birden bire, hiç beklenmedik bir zamanda göçmekten Allah’a sığınıyor. Ama günümüzde ne kadar çoğaldı! Evlerimizde, komşularımızda, mahallemizde, sokaklarımızda ne kadar arttı ani ölümler! İstisnasız her gün duyuyoruz ‘falan öldü!’ ‘mahalledeki şu kadın öldü!’ ‘amcan öldü!’ ‘halan öldü!’ ‘komşunun oğlu kaza geçirmiş vefat etmiş, öldü’ ‘filan nasıl ölmüş?’ ‘falan henüz gençti, nasıl oldu?’ ‘daha dün sokakta karşılaştık, bir şeyi yoktu’ ‘daha sabah beraber kahvaltı yaptık’ ‘ailesi çok zengindi kurtaramadılar mı? Doktor? Onu kurtaramadı mı?’ ‘Beyin ölümü gerçekleşmiş dediler, uyanamadı, fişini çektiler’ ‘daha yeni evlenmişti, eşi altı aylık hamileydi.’
Daha… daha… daha… bitmeyen dahalar…
Hz. Adem’den beri kullandığımız kelimeler ve daha çok kullanacağımıza benziyor.