Namazımı Çaldırdım kitabımızdan…
Herkesin yaptığının hesabını vereceği yer. İnsanın yaptığı kötülükler, söylediği incitici ve çirkin laflar yanına kâr kalmayacak, cezasını çekecek. Haksızlığa uğrayan her insan hakkını alacak. Burası yolun sonu ve başlangıcı. Bugün bütün insanlar, yaptıkları iyilik ve kötülükleri kendilerine gösterilmek üzere, gruplar hâlinde Rablerinin huzuruna çıkacaklar. İşte o anda, her kim zerre kadar iyilik yapmışsa, onun mükâfâtını görecek. Ve her kim de zerre kadar kötülük yapmışsa, onun cezasını görecek. İşte bu ceza, bizzat insan kendi elleriyle işlediğiniz kötülüklerin karşılığıdır. Çünkü Allah, ödüllendirmede de, cezalandırmada da kullarına hiçbir şekilde haksızlık etmez!
Onun için dünyada geçirdiğimiz zaman çok önemli, kıymetini bilmeliyiz. İnsan doğduğu günden öldüğü güne kadar Allah’ın rızasını kazanmak için, yüz üstü yerlerde sürünse, her türlü meşakkate katlanarak ibadet, taat ve hayır işlerine koştursa, bugün hesabın görüleceği bu yerde, mahşerde, dünyada yaptığını çok yetersiz görecek, keşke! daha fazlasını yapsaydım diyecek.
Zaman çok önemli, kıymetini bilmek lazım. İnsan gençliğini nasıl ve nerede harcadığı önemli. Hayatını nasıl ve nerede geçirdiği önemli. Bu-gün bu mahşer gününde insan, ömrünü nasıl ve nerede tükettiği sorulacak, malını nereden kazanıp nerede harcadığı sorulacak, vücudunu nerede yıprattığı sorulacak. Bunlar sorulmadan bulunduğu yerden kıpırdayamayacak, kıpırdayamaz.
Valla ben gençliğimde çok çalıştım, işte dört beş evim vardı, kiraya veriyordum, köyde tarlam vardı, bankada biraz da param vardı, faize koymuştum. Kiralarla, bankadan gelen paralarla, tarla, eh geçiniyorduk işte. Allah’a şükür namazlarımızı da kıldık, oruçlarımızı tuttuk, hacca da gittim, arabam da vardı, oohhh! ‘Bana dokunmayan yılan bin yaşasın!’ diyordum. ‘Kimseye ihtiyacım yok, alemin ne hali varsa görsün’ diyordum. Valla! Ne anne, ne baba, ne kardeş, ne akraba, ne komşu tanırım, tanımam!
Bir ömür namazla geçti, sevaplarım çok, hiçbir namazı bırakmadım, sünnetler, nafileler, teheccüd namazı, gece ibadeti, duha, ebabil. Kandil günlerinde sabahlara kadar ibadetler, oruçlar, mübarek günlerde, sonra Pazartesi Perşembe oruçları, ramazanı karşıla, ramazana veda et oruçları, zekat, hac, kaç defa hacca gittim, umre yaptım. Dağlar kadar sevabım var. Bu sevaplarla değil normal cennete, Cennetul Firdevsül Âla’ya bile giderim. Kitabım verilince ‘Heyy, in-sanlar gelin! Kitabımı okuyun! Ben biliyordum böyle olacağını’ diyeceğim, haykıracağım! Mahşeri çınlatacağım inşallah…
Not: Bu hikaye “Namazımı Çaldırdım” kitabımız içerisinde yer alan bir bölümdür. Kitabı satın almak için tıklayın.